Sizlere bu gün çok önemli ama bir o kadar da toplumumuzca çok az bilinen “değersiz/anlamsız” bir konudan bahsetmek istiyorum. Bizler, İLAHİ FARKINDALIK SNE. Matrix’in bize sunduğu ve inisiyasyonlarla bağladığı yüksek farkındalıkla titreşimlere, salınımlara ve frekanslara açık insanlar olarak biliyoruz ki “TÜM KÂİNAT ENERJİDEN VE TİTREŞİMLERDEN İBARET” Bu konu hem kuantum bilimiyle, hem te tasavvuf ilmiyle hiçbir şüpheye, tereddütte ve çelişkiye düşülmeden; arayan herkesin bulabileceği tescilli bir hakikattir.
Cümle VAR lığın TEK VAR’ının “HÂK”ismi şerifi hürmetine titreşen tüm kâinat, aslında bizlere “akil sahiplerine” bu hakikati anlatıyor. Eşyanın (cümle yaratılmışların) en hayırlısı olan, eşrefi mahlukat ve halifetullah makamındaki bizler akıl sahibi olarak bu idrake ulaşmak için gerekli ve yeterli donatımlarla dünya planına gönderilmişiz. Evet… Her şey, tüm eşya, varlık âlemi titreşiyor… Bence bizim varlık boyutundaki titreşimler ve frekanslarla ilgili farkımız, rabbimizin bize lütfu keremi ile bahşettiği “DÜŞÜNCE”… Bizler, zahirde farkında olmadan düşüncelerimizin eseriyiz. (Cüzzi irade) SNE. Matrix eğitimlerinde özellikle üzerinde durduğumuz, hatta sonuçlarını “somut” olarak gözlemlediğimiz bu mucize yeteneğimize yeniden kavuşmuş, inisiye olmuştuk. Eğitime katılan kardeşlerim hatırlalar çift yarık deneyi bu konuda gerçekten akıl ötesi bilimsel bir gerçek. Bu konunun tasavvufta daha derin, daha öte ve daha bariz binlerce örneği var.
Ben şimdi yeniden titreşimlere dönerek çok başka bir durumdan bahsetmek istiyorum. Sanıldığı gibi varlık âleminin enerjiden ve titreşimlerden ibaret olduğu yeni keşfedilmiş, modern bilimin vardığı bir sonuç değil. Tam tersine modern bilimin açığa çıkması ile çoğu unutulmuş, okült kültürlere kadar uzanan ezoterik kökenli birçok öğretinin bilgelerince ve toplularımca bilinen ve binlerce yıl uygulanan yöntemlerin esasını teşkil emektedir. Ben burada asıl sizlere bu işin modern bilimle nereye vardığını ifade etmek isterim.
Kadim kültürlerden bu güne kadar kâinatın enerjiden ve titreşimlerden oluştuğunu bilen ve bin yıllarca bu yüksek farkındalığı tek ellerine alarak, büyük bir kıskançlık ve acımasızlıkla diğer insanlara karşı sömürü aracı olarak uygulamışlar ve uygulamaktadırlar. Kendilerini üstün ırk, seçilmişler, efendiler v.s. olarak takdim eden ve çoğumuzun bildiği bu aileler bu konuda modern bilimin tüm imkânlarını kullanarak daha derin ve tehlikeli çalışmalar içindedirler. Bu güruh zaman zaman özellikle FARKINDA OL anların zihinlerine, bilinçaltlarına derin operasyonlar yapabilmekteler. Böylelikle onları, sinir krizlerine sokup, ruhsal bunalımlara, hatta intiharlara bile yönlendirebiliyorlar. Şu anda uygulanan yöntemler genel olarak zihin kontrolü olarak bilinen aslında, çok daha vahim, çok daha farklı teknik ve tekno ideolojilerinin zirvesinde bir bilgiye sahipler. Bu yöntemleri acımasızca uygularken, çok özel bazı araçlar/cihazlar ve hatta uydular bile kullanılıyor. Bizler bu konuda bildiklerimizi tam olarak anlatmaya kalksak büyük bir ihtimalle paranoyak hatta şizofreni teşhisi ile karşı karşıya kalabiliriz. Ancak şunu samimiyetimle ifade etmeliyim ki, rabbimize hamd olsun FARMKINDAYIZ ve biz onlardan daha da güçlüyüz. Zira bizim arkamızda rabbimizin izni ile tasavvuf bilgeliği ve çok değerli bir miras olan hazretlerin MORFİK ALANI var.
Şimdi bu yazıyı okuyan kardeşlerimiz doğal olarak bu durumlardan/saldırılardan nasıl korunacağız. Ne yapacağız diye bir soru soracaktır. Yapmamız gereken ilk şey, duygu ve düşüncelerimizdeki ani değişim ve farklılıkları FARK ETMEMİZ. Sonra… Hemen kısa bir AN durup, bilinçaltımızdan akan o aslında bize ait olmayan duygu, düşünce bizi ne anlatıyor takip etmemiz yetiyor. Sadece izliyoruz… Sorgulama, yargılama, yakalama ve cezalandırma yok. Bu kadar… O bize ait olmayan hırsız, katil, vahşi duygu düşünce her ne ise AN da yok olup, kendi karanlık dehlizlerine saklanacak… Ta ki… bir daha saldırma şansını yakalayana kadar. Biz de her defasında ona aynı şekilde davranacağız… İZLEYECEĞİZ.
Hepinize sonsuz huzur ve FARKINDA AN lar diliyorum.
29 Ağustos 2024