Merhaba Sevgili Dostlarım,
Bu gün sizlere haddim olmayarak, elimden geldiği, dilimin döndüğünce tevazudan bahsedeceğim. Zira bizim ekolümüzün esası aslında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in en güzel vasıflarından olan ve kuran-ı kerimde onlarca ayette bahsi geçen tevazuu (alçak gönüllülük) üzerine kuruludur.
Sevgili dostlarım, dikkat ederseniz günümüz insanının müşterek rahatsızlıklarının temelinde yoğun bir tahammülsüzlük vardır. Bu gün psikiyatri ve psikoloji dallarında hizmet gören tüm insanlar bilirler ki sorun/hastalık olarak seyreden birçok vakanın altında bu olgu vardır. Bizim bir birimize tahammülümüz yok. Boşanma vakalarından tutun cinnetler, cinayetler, intiharlar gibi trajik hadiselerin altında şişirilmiş egolar, semirtilmiş nefisler, hiçbir kural, kaide ve disiplin tanımayan uçarı zihinsel kalıplar vardır. Oysa inada ve inadına bir yaşam, insanları kesinlikle mutsuz ve hasta yapıyor. Maalesef son zamanlarda tevazuu/alçakgönüllülüğü neredeyse alçaklıkla eş tutan; asla özür dilemem, ölürüm de bir adım dahi geriye atmam, kesinlikle sözümden dönmem, tükürdüğümü yalamam, diyerek ego ve kibir krizleri yaşayan insanlardan geçilmiyor. Maalesef aynı evi paylaşan aile dediğimiz kutsal yapının içinde bile bu savaş acımasızca sürüp gitmektedir.
Sevgili yol arkadaşlarım, biliyoruz ki yukarıdaki çirkin tabloyu kendi nefsimize indirgediğimizde nefsimiz isyan edecek ve bu olumsuzlukları asla kendisine yakıştırmayacak, bize/size bu yazıyı yazana ve yazdırana isyan edecektir. Oysa hakikat bu kadar net ve acı. Bu gün bilinen net gerçeklerden biride “Tüm hastalıkların % 76 sının sebebi psikosomatik” olmasıdır. Geriye kalan da travmatik ve çok az % 1 veya 2 de genetik. Ceza evlerini ve mezarlıkları dolduran birçok vakanın da sebebi aynı. Bu tablo çok net bir şekilde gösteriyor ki insanoğlunun gerçek düşmanı kendi içinde… Yani her yazımızda özellikle üstünde durduğumuz o malum üçlü imparator. Dünyanın her devrinde ve her yerinde tüm sorunların temelinde aynı düşmana rastlıyoruz. Oysa yüce dinimizin kadim kitabı Kuran-ı kerimde onlarca ayette bu husus özellikle vurgulanmış, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) örnek hayatı ile bizlere tam bir tevazu modeli olmuştur. Birçok ayetten örnek vermek gerekirse;
“Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.”
[4. Sure (Nisâ Suresi), 36. Ayet]
“Şüphe yok ki Allah, onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir. O, büyüklük taslayanları hiç sevmez.”
[16. Sure (Nahl Suresi), 23. Ayet]
“Haydi, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!”
[16. Sure (Nahl Suresi), 29. Ayet]
“Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla erişemezsin.”
[17. Sure (İsrâ Suresi), 37. Ayet]
Hayatı, yaşantısı canlı bir kuran-ı kerim olan iki cihan serverimiz sevgili peygamberimiz efendimiz (s.a.v.) de birçok hadisinde şöyle buyurmaktadır.
“Kibirli kişi, hakkı tanımayan ve halkı hor gören kimsedir.”
“İnsanlar, Adem’in çocuklarıdır ve Adem de topraktan (yaratılmış)dır.”
“Bana, başkalarına karşı övünmemeniz ve hiç kimsenin hakkına tecavüz etmemeniz konusunda mütevazi olmanız bildirildi.”
“Her kim Allah için alçak gönüllülük yaparsa, Yüce Allah onun derecesini yükseltir.”
“Her kim böbürlenerek giysisinin eteklerini yerden çekerse, Cenâb-ı Hâk, kıyamet günü ona rahmet nazarıyla bakmaz.”
“Her kim (parmağıyla sildiği) tabağını ve parmaklarını yalarsa, Hz. Allah o kimseyi hem dünya da hem de ahirette doyurur.”
“Terazi, Rahman (olan Allah)’ın elindedir. Kimi milletleri yüceltir, kimilerini ise alçaltır.”
“O öylesine sonsuz bir kudret sahibidir ki; dilediğine izzet, şeref, devlet ve yüksek mevki verir. Dilediğini de hor ve hakir kılar. Mülk ancak O’nundur. Gücünü O’ndan almayanlar, güçlü görünseler bile, sonunda tarumar olacaklardır.”
Yaşamı tamamen bu ayetler ve hadisler istikametinde olan bu kutlu peygamberin gerçek ümmeti olmak inşallah hepimize nasip olsun. Gerçek mutluluk, gerçek FARKINDALIK ve HAKİKAT bu istikamette. Lütfen hepimiz bu ışığı ve istikameti takip edelim.