Merhaba sevgili dostlar,
Bu gün sizlere, “KENDİ HAKİKAT YOLCULUĞUMUZ” başlığında yeni ve güçlü bir akış başlatıyoruz. Bu akış, hepimizin duygu ve düşünceleri ile kendi gelişimlerimizin seyrine göre, sizlerden gelen görüş, düşünce, eleştiri, paylaşım ve sorularınız istikametinde nereye kadar? Nasıl? Gelişecekse hep birlikte görüp izleyeceğiz. Sizlerden istirhamım, (özellikle matrixli dostlarımdan) bu akışın başından sonuna kadar, tüm samimiyetinizle katkıda bulunmanız. Araştırmalara dayalı eleştiriler başta olmak üzere haddi aşmayan her türlü görüş, düşünce ve paylaşımlarla, hep birlikte bu ilmin derinliklerine doğru NASİBİMİZ nispetinde gitmektir. Böylece bugün büyük dua ve NİYAZLARLA başlattığımız bu içsel yolculuğumuzun nihai hedefi; “ KENDİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR” düsturunun sırrına vakıf olabilmek ve hayırlı nihayetlere ve HAKİKATLERE ulaşmaktır…
Sevgili arkadaşlar, bizim takip eden ço5k az sayıda samimi dostlarımızla birlikte reiki ile başlayan bu yolculuğumuzda yaklaşık yirmi yıllık bir seyir esnasında an itibarı ile geldiğimiz Matrix enerjisine kadar tüm birikimlerimizi FARKINDALIK PLATFORMU adı altında sizlere sunmaya çalışıyoruz. Yine çoğunuzun bildiği gibi bu birikimlerimizi forumumuzda sizlerle paylaşırken, forumumuz birkaç defa tamamen yok edildi. Bizler Allah’ın izni ve inayeti ile bu kutlu yolculuktan asla vazgeçmedik ve bizim gibi çileye, aşka ve KOŞULSUZ SEVGİYE adanmış birkaç dostumuzla kesintili de olsa YOL-culğumuzu ve YOLDAŞLIĞIMIZI devam ettiriyoruz.
Değerli dostlarım, çok iddialı bir başlıkla başlattığımız bu yeni açılım. Adından da anlaşılacağı gibi kendi hakikatlerimizi KEŞFETMEK. Belki daha şimdiden egomuz, nefsimiz ve zihnimiz kendi fıtratlarına uygun olmadığı, egemenlik ilkelerine ters geldiği için bize muhalefet edeceklerdir. Ve “ Ne münasebet, biz kendimizi bilmiyor muyuz?” diye itiraz edecekler ama ruhumuz biliyor ve bize diyor ki siz, KENDİNİZİ TANIMIYOR, SİZE ÜFLENENDEN BİHABERSİNİZ, KİMİ, NEYİ, NASIL TEMSİL ETTİĞİNİZ SİZE ÖĞRETİLMEMİŞ, OLAĞANÜSTÜ GÜÇLERİNİZ ZİHNİNİZİN, EGONUZUN VE NEFSİNİZİN ESARETİ ALTINDA, YETENEKLERİNİZİ, DEĞERİNİZİ BİLMİYORSUNUZ… Bu FARKINDALIĞIN ışığında, bizim sıklıkla üzerinde durduğumuz ve ısrarla tekrarladığımız hususları hatırlayın lütfen. “Bizim BİLİNÇALTIMIZ bize ait olmayan, gereksiz, hatta bize düşman olup öz kimliğimize, kişiliğimize zarar veren, duygusal-zihinsel-ruhsal ve fiziksel bedenlerimize ağır hasarlar açan zararlı/ zehirli çer-çöple doldurulmuş.” Doldurulmuş diyorum. Biliyorum bu da iddialı bir sözcük. Zira bizim bildiğimiz ve sonuna kadar her neye mal olursa olsun ısrarla takipçisi olacağımız bir HAKİKAT de “ Sadece Dünyayı yönetenlerin bildiği ama aslı bize ait olan fakat formülü değiştirilerek karanlık enerjiler için kullanılan bazı ilimlerle özel olarak yapılmış KÖLELİK PROGRAMLARI” ile bu sistem asırlardan beri böylece devam ediyor. Bu görüş ve düşünceler sadece bize ait değil. Biliyorsunuz bu konuda “Karşı bir çalışma yapılmasa da” dünyada ve ülkemizde yeni yeni bir FARKINDALIK oluşmaya başladı. Bu iddianın en çarpıcı sonucunu görmek için AN İtibarı ile orta doğuya, Müslüman coğrafyasına tarafsız/yansız bir gözle bakmak yeter. Bu arada yeri gelmişken bu programın/ilkyazımızın başında özellikle üzerinde durarak ifade edeyim ki. Bizler hiçbir “İzm”in yanında ve karşısında değiliz. Bizi bilen dostlarımız bilirler. Bizim tek amacımız tüm dünyada, sevgi barış ve huzurun gerçek anlamda tesis edilmesidir. Bunun içinde herkes BİREY OL-arak, İNSAN OL-arak kendi gerçekliğini keşfesin. Zira yaklaşık yirmi yıldır yaptığımız, her tür kaynaktan araştırmalar, incelemeler, gözlem ve deneyler sonunda biliyor ve kesinlikle inanıyoruz ki insanlar kendini gerçek anlamda bilip, tanıdıklarında başkalarını da/karşılarında bulunanları da anlayacak ve EMPATİNİN olağanüstü enerjisi açığa çıkarak ve bu cennet dünyamız VAR edilişinden bu yana hiç yaşamadığı huzuru yaşayacaktır. Bize göre de, bizim halisane bu düşüncemizi temsil eden her hangi bir “izm” henüz mevcut değil. Elbette bu çok uç bir ütopya ama bilginin sağanak, sağanak yağdığı bu asırda inşallah buda gerçek olacak. Bundan yaklaşık yüz yıl önce; benim hayranı olduğum büyük edip, şair ve düşünür Muhammet İKBAL’in ilk okuduğumdan beri kalbime nakşolan o muhteşem veciz sözü “İNSANA SIĞABİLENE KÂİNAT, KÂİNATA SIĞMAYANA DA İNSAN DERİM” benim idealimdeki insanı ifade ediyor. Zira insan gerçek hacmi ile kâinata sığmayacak kadar ulvi bir yaradılışa sahiptir. Bize öğretildiği gibi hep şikâyet eden, başkalarını suçlayan, başına gelen iyi veya kötü hallerin ardındaki saklı realiteyi göremeden hemen düşüncesizce tepki vererek isyan eden, yanıp yakınan, aciz ve miskin bir varlık değil. Kuran-ı Kerim’de Hicr suresi 29. Da ifade edildiği gibi “Biz âdeme ruhumuzdan üfledik. ” Ayeti ile bize ne büyük bir değer yüklendiğini açıkça ifade etmektedir. Bundan başka sayısız ayet’de insanın “HALİFETULLAH” olduğu kesin bir şekilde izah edilmektedir.
Sevgili Dostlarım, biliyorum yazı epeyce uzadı. Baştan da söylediğim gibi bu yazı Allah’ın izni sizlerin de gayret ve katkılarınızla mümkün olduğunca geniş bir yelpaze içinde zihnimizin tüm karanlıklarını rahmani bir nur ile aydınlanacak. Tüm sorular cevabını bulacak, reiki den matrix’e kadar tüm öğretilerimizin zeminini ve istikametini tayin eden KENDİ HAKİKATİMİZE OLAN YOLCULUĞUMUZUN nihai hedefine ulaşmasına vesile olacaktır. Burada hemen yeri gelmişken birçok hususu daha anlatayım. Bu iddialı başlık altında temas edeceğimiz konular elbette sizin sorularınız, paylaşımlarınız ve gelişiminizle ilgili olarak tamamen bilimsel bir zeminde gelişecek. Bu açılım, duygusal/zihinsel-ruhsal ve fiziksel bedenlerimizi esas olan kuantum bazlı çok derin ve çok yoğun bilgilerle tamamen ispata dayalı, aklın yolunun iflas ettiği anlarda ve yerde kalbin sonsuz ve sınırsız rahmani bilgeliğine inerek, biyolojiden tutun, radyesteji, kutsal geometri, zihin beden ilişkisi gibi aslında çok önemli olmasına rağmen çok az insanın bildiği sayısız FARKINDALIK kapılarından geçecek ve doyumsuz seyirlerle her bir merhalede KENDİMİZİ BSULACAĞIZ. O vakit göreceğiz ki bu dünya bize YAŞAMAK ZORUNDA OLDUĞUMUZ bir mekân değil, KENDİ HAKİKATİMİZLE BULDUĞUMUZ DOYUMSUZ CENNETİMİZ… O zaman idrak edeceğiz ki… Aslında bize dayatılan ve maalesef bilinçaltı çöplüklerinde birlikte yaşamak zorunda/durumunda olduğumuz bu olumsuz, yıkıcı ve öldürücü DÜŞÜNCELER, DUYGULAR, ALIŞKANLIKLAR VE KADER… Bize ait değil. O zaman idrak edeceğiz ki; hayat denilen bu imtihan sahası sadece KAOS değil. Muhteşem, sonsuz ve sınırsız bir içsel huzur kaf dağının arkasında falan değil. Bizim içimizde… ve bu tarifi mümkün olmayan, doyumsuz hal ve durumları yaşamak için illede birine tabi olmak gerekmeden, senelerce çilehanelerde aç susuz ve dünya nimetlerinden uzak azaplar çekmek de gerekmiyor. Sadece elimizi TİMUS YUVASINA dokundurarak HAYY deyip HÛ İLE DEVAM ETMEMİZ yeter… Şükürler olsun ki bu halleri yaşayıp, kendi cennetlerinin FARKINDA OL an can dostlarımız var.
Sevgili arkadaşlarım, hadi hep birlikte omuz omuza, yürek yüreğe KENDİ HAKİKATLERİMİZİ keşfederek CENNETLERİMİZE DOĞRU revan olalım.
Sevgi, huzur ve ışıkla…