Değerli dostlarım FARKEDER Derneğinin yönetim kurulu başkanı olarak, geçen hafta içinde kendi Facebook sayfamda canımızı çok acıtan bu durumu doğru tahlil etmemize dikkat çekme istedim. Bu hususta daha önceki yazılarımda da ifade ettiğim gibi bu kanlı konuyu hamaset veya dini bir hassasiyetin ötesinde tamamen insani bir yaklaşımla anlatmaya çalıştım. Özellikle bütün karanlık ve kanlı “izm”lerin anası olarak ifade ettiğim Siyonizm ve onun avenelerini anlatmaya çalıştım. Konu Siyonizm olunca doğal olarak biz de kendi inancımızın kaynağına Kuran-ı Kerim’e müracaat ederek Nisa suresi 4-7. ayetleri delil göstererek yazımızı sonlandırdık.
Bu konularda hiçbir bilgisi olmayan, araştırma, okuma yapmadan Siyonist propagandanın tesirinde kalmış bazı insanların çok sert ve yüce dinimize, Peygamber efendimize ve doğal olarak da bana yönelik hakaretâmiz yazıları ile karşılaştık. Baktım ki sosyal medya mecralarında bu hususta yoğun bir dezenformasyon hareketliliği var.
Bu dezenformasyonların yoğunlaştığı hususların başında da Filistinlilerin topraklarını Yahudilere sattığı, Arapların bizi arkamızdan hançerledikleri, bizim neden bu millete mazlum insanlar olarak baktığımızı asıl suçlunun kendileri olduğunu anlatan paylaşımlar oldukça fazla. Bu da Siyonizm’in ne kadar etkili ve tehlikeli olduğunu ve nerelere sirayet ettiğini anlamamız hususunda bir gösterge.
Değerli kardeşlerim, bu coğrafyada yaşayan insanlar olarak belki de ilk öğrenmemiz gereken Siyonizm, masonluk ve onun dünya insanlığını hayvan gibi sömürülmesi ve kullanılması gereken varlıklar olarak gören emperyalizm, kapitalizm başta olmak üzere Evanjelizm, Kabalizm, Singularity, Armegedon, Haarp gibi Deccalî birçok sistemi ne kadar etkili ve nasıl kullandıklarını anlatmaya çalışıyoruz. Takip ettiğiniz gibi ABD başka olmak üzere AB ülkelerinin tamamı ve BM ve benzeri kuruluşlar tamamen bu etkinin altında. Medya dünyasını ve tüm sistemlerini eline geçiren Siyonizm, oradaki savaş muhabirlerinden tutun büyük kuruluşlara kadar kullandıkları kelimeleri seçerek Siyonizm’in yararına kullanmaya zorlamaktalar. Bu yapı insanlık vicdanını hiçe sayacak kadar semirmiş bir haldeler. Daha da vahim olan Arap dünyasının kınamadan öte gidemeyin sindirilmiş olmaları. Bütün bunlar esasında İsrail’in ve arkasında duran ABD’nin fiziksel gücünden korkulan bir hal değil. Tamamen majik-kabalist sistemin Siyonizm’le koordinasyon halinde insanların zihinlerine hükmediş hali.
Değerli dostlarım, Filistinliler Yahudilere topraklarını satmışlar iftirasının ve safsatasının tam olarak ne oluğunu, yani doğrusunu öğrenmek istiyorsanız. Bölgede 1870’li yıllardan itibaren İngiltere’nin kendine özgü faaliyetlerini araştırmanızı, Osmanlı’nın bu toprakları kaybedişini, 1917 yılında İngiltere’nin dayattığı Balfour Deklarasyonu’nu bilmeleri gerekmektedir. Osmanlı dünyada zulme maruz kalmış Yahudileri kendi bünyesinde misafir ederken, sadece bu topraklardan nasıl uzak tutmak istediklerini, bununla ilgili kanunlar çıkardığını araştırmalarını istirham ediyorum. Bu konuda kaynak kişi arıyorsanız, konunun tam uzmanı olan tarih profesörümüz Zekeriya Kurşun’u öneririm.
Saygı ve sevgilerimle.
29 Ağustos 2024